Çocuk hep oynamak ister...
Hep güler...
Ağlarken bile güler aslında...
Herşeyi yapabilecek gücü vardır...
Asla yalnız değildir çocuk...
Sevgi içinde yüzer, hep onu koruyacak bir anne kucağı vardır
Bilir çocuk...
Neden korksun ki?
Korkmaz; düşmekten, yorulmaktan, başarısızlıktan...
Düşünmez yarın neler yapacağını pek fazla...
O yüzden sevmez hiçbir çocuk 'ileride ne olacaksın?' sorusunu...
O dünyanın en güzel şeyidir ve bunu bilmek ona yeter...
Sonra büyür işte...
Kendini hep çocuk zannederek...
Yavaş yavaş büyümek zorunda olduğunun bilincine vararak...
Oyun oynamaktan vazgeçmesi gerektiğini öğrenerek...
Oynadığı oyunları daha acımasız, daha vahşi 'büyük insan' oyunlarına çevirmesi gerektiğini öğrenerek...
Daha çok acıtmaya başlar...
Ve daha çok acımaya heryeri her düşüşte...
Yıllar sanki hiç geçmemiş gibi gelir ama geçmiştir işte...
Olgunluk güzel der kandırır kendini koca çocuk...
Olgunluk zamanla yalnızlık getirir...
Anne kucağına sığamaz olur kocaman bedeni...
Acıyarak, acıtarak olgunlaşır...
Acıya acıya yalnızlaşır, başkalaşır, basitleşir...
Kendine yalanlar söyleye söyleye kaybeder çocuksu şirinliğini, güzelliğini...
Bir çocuğun gözlerindeki mutluluk ve parlaklığı aynaya baktığında asla göremeyecektir artık...
Yine de yaşar, sevmeye, sevişmeye, kazanmaya çalışarak...
Çocukken kaybetmekten korkmadığı herşeyi, kaybetmemek için yaşar artık sadece...
Gitmelere de alışır..
Gelmemelere de...
'Hadi git' der gidene sadece...
Hayırlı Beyranlaaağr! :) (Konu, konsept, akış yok; karmakarışık)
-
Hello Günlükçüm,
Şöyle bir istatistiğe rastladım dolanırken. Kimdir bu Norveç'teki ve
Polonya'daki okur? VPN yanıltması olabilir mi acaba? Türkiye sta...
2 yıl önce
0 yorum:
Yorum Gönder