11 Eylül 2009 Cuma

Balık izlerinin sesi...


 
     Geçen gün farkettim, yine bir buket Buket Uzuner kitabı almışım ama koşuşturmanın içinde bir kenara atıvermişim. Hemen alıp okudum, hatta okumadım yedim :) Bir buçuk günde bitirdim bu kitabı.Bir arkadaşım okurken çok sıkıldığını, bir türlü bitiremediğini söylemişti. Benim için öyle olmadı. Buket Uzuner'in anlatımını ve dilini çok seviyorum. Bazen cidden yoğun tasvirler yapabiliyor ama sıkıcı olmuyor. Aksine insanı karakterlerin ve olayların içine daha da sokuyor bu tasvirler.


     Gelelim 'Balık İzlerinin Sesi' ne...
''Sıra dışı, büyük insanlar, daima sıradan zekaların şiddetli muhalefetiyle karşılaşırlar-Albert Einstein'' bu sözle başlıyor romanımız...
    Bu söz; daha başlamadan kitaptaki, 'normallik','sıradanlık' gibi aslında biraz da fazla geçen kavramların içine sokuveriyor insanı..Gündelik hayatta sabah kalkan, işine giden, deli gibi çalışıp akşam evine dönen, yemek yedikten sonra televizyon karşısında uyuyan, küçücük anlamsız şeyleri problem yapan çoğunluğumuz gibi olmayan insanlar üzerinde dönüyor bu roman...Hepimiz biliriz: gerçek sanatçılar, bilim adamları, büyük edebiyatçılar hep bizden farklıdırlar..Genelde biraz 'deli' oldukları, hatta böyle olmalarının da gerektiği düşünülür. Ama hangi taraf daha deli bunu biraz düşünmek gerek..
       Okumaya başladıktan sonra, yavaş yavaş Afife Jale, Piri Reis, Romain Gary ve bunun gibi birsürü farklı karakterin, beklemediğiniz anlarda kapıların arkasından 'Cee' diye kendilerini göstermesi bana göre heyecan verici bir yan katıyor romana..Hepimizin uzaktan bakıp da anlamlandırmaya çalıştığımız (yada sadece takdir edip geçtiğimiz) bu insanların ruh halleri, hayata bakışları bence güzel anlatılmış. Okumaya devam ederken, tam da biraz heyecana, büyüye kapılmışken, araya toplumsal konulardan da serpiştirivermiş Buket Uzuner.. Arada 'ne oluyor ki şimdi?' demek de abartı olmadığı sürece güzel aslında...

    Kitabı gerçekten beğendim ama; yazarın, 'normalleşme', 'normal olmama' kavramlarına biraz fazla takıldığını hissedebilirsiniz siz de benim gibi...Biraz 'kendi normalliğiyle ilgili bir takıntısı mı var bu kadının acaba?' sorusunu sormanıza neden olabiliyor sanki...
'Yaşamak güzel ama var olmak zor.O halde böylesi bir işin mutlaka bir nedeni olmalı.Yoksa değer mi onca sıkıntı, acı ve hüzne?' --Güzel bir soru ve cevapları kitabımızda var!
    Neyse; her kitabında olduğu gibi yine 'aşk' çıkıyor karşımıza burada da..Tabii buradaki biraz daha sıradanlıktan uzak bir aşk! Okurken farklı olduğunu hissediyorsunuz, ama sorunlu mu yoksa yüceltici bir farklılık mı ona kendiniz karar verin isterseniz. Sıradan ('normal') olmayan insanların her yönden çok fazla yıpratıldığını, örselendiğini üstüne basa basa gözümüzün içine sokuyor yazarımız, bu kesin...Duyguların çok daha yoğun yaşandığı, yazarımızın tabiriyle 'sözlerle sevişilen' aşk hikayemizde biraz acı var aslında. Ama bize acı gelen, anlamlandırmakta güçlük çektiğimiz durumlar, aşık tarafından anlaşılabiliyor ve acı içinde mutlu olabildiğini görüyoruz. Bu da biraz sanki 'bakın size öyle gelse bile, normal olmayanlar için herşey farklı görünür, onlar anlar siz anlamazsınız' denmiş gibi hissetmenize neden olabilir. Tabii normal seniz :)
...
Kuşkusuz aşk, aşk kuşkusuz!Odur saran yüreği coşku
Her bakışta yaratılan o yaman duygu.
Ruhun sıyrılıp karanlıktan
Sevgilinin göklerine yükselişi
Yasemin dallarından kayarak yüreğin en genç
saatlerinde titreyişi
Ve ölümden zerre kadar sakınmayışı!
Aşk,kuşkusuz aşktır o!
Soluklanarak düş gücünün doruklarında
İçilen yaşam suyu
Ölümsüzlüğün zehirli fısıltılarında
Ve sevgilinin öptüğü aslında
Kuşkusuz aşk, aşktır kuşkusuz
Ancak yüreği öpülürse,
Öpülürse yüreği duyulur sesi
Ruhun gizli sularında
Sessizce uyuyan derinde
Aşk, kuşkusuz aşktır o!
Çıplak bir iltifatın en latif
Kıvrımlarında
Harikulade, saf ve zarif
Bana soracak olursanız tuhaf ve naif
En olmazın oluru, kıyametin neşesi
Aşk, aşktır o, tanırsınız eninde sonunda...
...
En son aşk en güzelidir..İnsana en yakın olan, en son sevgilisidir ve anılar artık soluk alamazlar...Böyle diyerek gidiyor aşığımız Romain Gary!
     Buna katılır mısınız bilmiyorum ama bana sorarsanız, birşeyin son olması için ondan uzak kalmak gerekliliği çok da 'normal olmayan' lara göre değil..
Romanımızdaki 'balık izlerinin sesi' ni siz kendiniz okuyun ve görün istiyorum. Ama kendince fedakar, farklı bir aşkın üzüntülü seslerini duyarak kapatıyoruz sayfaları..

Ve deniz sustu
Deniz sustu.
Sustu deniz.
Sustu
Deniz.
Deniz aslında sus-tu.
Aslında.
Deniz.
Sus.

Hepinize iyi okumalar diliyorum..

2 yorum:

- Bir Tanıdık - dedi ki...

GüzeL bir payLaşım.. Romanı okumayı istedim birden.. Daha önce buna benzer betimLemeLer gördüğüm oLdu fakat herkesin tarzı farkLı.Bu bana biraz daha yakın yakLaşımda sanırım. Okuyum anLyım ben de :)

peri.susamurum dedi ki...

Beğenmene sevindim.Bence de okumalısın. Şahsen ben sevdim,akıcı geldi bana.İyi okumalar ozaman :)

 
template by suckmylolly.com flower brushes by gvalkyrie.deviantart.com