30 Kasım 2009 Pazartesi

Bayram ve aile...



Bir bayramın daha sonuna geldik...Bizim bayramlarımız hareketli olur, hem de çok...
Babaannemin evinde 3 kuşak toplanınca neşeli, hareketli ehh biraz da yorucu oluyor bayramlarımız :)
Ama ben çok seviyorum..Ölüm kalım meselesi olmadıkça her bayram burada olmaya çalışıyorum...
Okadar koşturuyoruz ki diğer zamanlarda, en azından birkaç gün kan bağımız olan insanlarla paylaşımlarımız olması çok hoşuma gidiyor...
Bu bayram biraz daha keyifsizdi diyebilirim..
Her geçen bayram, gidenler oluyor ve yeni gelenler...hayat böyle...yenileniyor sürekli :)

Bu bayram da soyağacı çıkartmaya karar verdik...Eğlenceli oldu gerçekten ama biraz psikoloji bozabilir :D
Sonuç itibariyle bir parça toprak için birbirinin başını kesen akrabalarım olmuş zamanında ve şimdi bu nedenlerden, tanımadığım bilmediğin birsürü akrabam bulunuyor...Ne kadar doyumsuz insanoğlu..İki sohbet etmek, gülmek, destek olmak varken...Yazık gerçekten...
Neyse...
Beş kuşak geriden dedem çapkınlar kralıymış, her şehirde bir karısı varmış (Güzel Ahmet :D )
O nedenle ne yaparsak yapalım soyağacı gizemli kalacak...Dedemin neler yaptığını bir Allah bilir :D
Sizlere de tavsiye ederim efendim...Eğlenceli oluyor ve hiç hayal edemeyeceğiniz hikayeler dinleme şansı buluyorsunuz...

25 Kasım 2009 Çarşamba

bana yollar göründü...



Eveet yarın Gemlik yolları görünür...
Tabii uyanmayı başarabilirsem...Sabahları uyanmayı beceremiyorum da uzun zamandır!
Ayrıca hep yorgun hissediyorum kendimi...
Depresyona girmiş olma olasılığım nedir sizce??

Neyse ne artık...
Bir depresyon gelir, bir depresyon gider...
Çok umursamamak lazım :)

Bir bayram daha...
Yine kurban bayramı ve yine yağmur yağacak mutlaka...
Şimdiden hepinizin bayramını kutluyorum çok sevgili blogdaşlarım!!

Haa buarada çok alakasız olacak ama; birşeyi çok merak ediyorum..
Acaba karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir yayaya taksicilerin ne garezi vardır?
Ben taksiye binecek olsam bunu belirtecek birşey yapmaz mıyım? Okadar şuursuz olduğum mu kabul ediliyor acaba?
Yada son anda taksiye binmeye karar verebileceğim...?
Güzel, çok düşünceliler saolsunlar ama kaplumbağa gibi geliyorlar yahu...
Geçsem olmaz, geçmesem bekle bekle nereye kadar :D
Bunu da paylaşmak istedim...
Haydi iyi bakın kendinize...

22 Kasım 2009 Pazar

mola...



Sizleri bilmem ama ben kendimden sıkıldım blog ahalisi...
Yoruldum yahu!

Gözüm oldukça geçti ama hala tam olarak düzelmedi
Tam da bu sırada 20lik dişim apse yapmaya başladı...

Şükrediyorum tabii ki...
Daha büyük dertler vermesin Tanrım..
Ama arada birazcık mola istiyorum sadece...
Birazcık...

21 Kasım 2009 Cumartesi

Büyüdük aniden...

Birden..
Büyüdük aniden..

Çocuktuk hepimiz..Saftık, cesurduk, mutluyduk evet...
Ama dahası hayat bize karşı daha hoşgörülüydü galiba...
Hayaller kurardık,
sadece kurmak bile mutlu ederken bizi
Gerçekleşmeleri de hiç zor görünmezdi gözümüze...

Belki de daha küçük şeylerle mutlu olabildiğimiz için
Hayallerimiz de kabul görüyordu çoğu zaman..

Büyüdük aniden...
Kirlendiğimiz büyük gerçek...
Mutlu olabilmeyi unuttuk...Küçük ama bizim için dünyalara bedel hayalleri unuttuk..
Hayal kurmak bize yük olmaya başladı..
Büyüdükçe..
Küçüldü dünyamız...

18 Kasım 2009 Çarşamba

öğrendim..bu akşam çok şey öğrendim...

Çok uzun sayılabilecek bir süredir ailemden uzakta, çoğu zaman yalnız yaşadım...
Yalnız yürüdüm yollarda, karanlık sokaklarda da yürüdüm kimi zaman...
Yedi yıldır ilk defa bu akşam yüzleştim yalnız bir kadın olarak yaşamanın ne demek olduğuyla...

İki yıldır her akşam yürüdüğüm yol ana yola bağlı ve arada insanların daha seyrek geçtiği sadece 50 metrelik bir yolla bağlanan iki işlek ana caddeden geçerek otobüs durağına gidiyorum...

Bu akşam saat 18:30 da, iş çıkış saati gibi oldukça kalabalık bir saatte aynı yoldan durağa giderken, sözünü ettiğim 50 metrelik yol üzerinde bir anda arkamdan birisi garip sesler çıkartarak boğazıma sarıldı...bağırdım ve beni yere yatırdı... bağırdım, çırpındım...birşeyimi çalarsa yada daha kötüsünü yaparsa yüzünü göreyim diye kafamı çevirmeye çalıştım, sürekli bağırdım...yüzümün çevirdiğim tarafına gözümün üzerine deliler gibi vurdu...Boğazım yırtılana kadar çığlık attım...Hala çığlık atıyordum ki darbelerin kesildiğini farkedince kafamı kaldırdım, baktım kaçmıştı...kimse yoktu...lensim gözümden çıkmıştı, suratım dahası gözüm acıyordu...Şoktaydım biran önce uzaklaşmak için kalktım yürümeye başladım hızlı hızlı...Baktım hemen üstteki ana yolda yürüyen insanlar gördüm...Beni gördüler, garip garip baktılar...O boğazım yırtılana kadar attığım imdat çığlıklarını duymaması mümkün olmayan bu insanlar...sadece garip garip baktılar bana...

Hemen eve geldim çünkü yüzünü bile görememiştim bu psikopatın...Psikopat diyorum çünkü deli olması dışında hiçbir ihtimal gelmiyor aklıma...Çantam kenara fırlamıştı, içinde bilgisayar dahil herşey vardı ve hiçbir şeyimi çalmamıştı...sadece vurmuştu bana...

Eve geldiğimde gözüm çok kanlıydı ve morarmaya başladı..Doktora gittim acilden yeni geldim...Şükür ki gözümde ciddi bir problem yok. sadece çok morardı...

Bu kadarıyla kurtulduğuma şükrediyorum..

Ama bu da bana ders oldu...

Bu ülkede bir kadın hava kararınca sokaklarda, hatta ana caddede yürüyemezmiş öğrendim...

İnsanların hepsini insan olarak kabul etmek fazla Polyanna olmakmış...öğrendim...

Biri birisini sokağın ortasında doğrasa başını çevirip yardıma koşacak kadar 'insan' olabilen çok azmış, bulmak zormuş...öğrendim...

Kadın olmak zormuş...öğrendim...

16 Kasım 2009 Pazartesi

bir blog daha....



Yeni bir blog ta daha yazmaya başladım..

Bu BİZ im blogumuz...Orada da yazdığım gibi çoğu zaman Aşk ve BİZ Olmak, bazen de ne geliyorsa içimden onlar yansıyacak bu bloga da herzaman olduğu gibi...

Evet sözünü ettiğim BİZ blog u budur...Henüz taze ama geliştirmeler yapmaya çalışacağım...

Bekleriz efendim :)

13 Kasım 2009 Cuma

garip...grip...bitkin...



Sana uzun süredir hiç yazamadım sevgili blog um...

Öncelikle 3 ayın inanılmaz hasretini 3 günde dindirmeye çalışmak için çekilmiştim köşeye...Sonra bir hastalıktı buldu bizi...Annelerin 'ateşin düşmedi mi?' 'domuz gribi misin?' 'hasta hasta niye evden çıktın?' sorularıyla boğuşarak bir taraftan hastalık arasında birbirimizin yüzünü görmeye çabalayarak 3 günü yaptık bir hafta...Benim bünye bile normal değil zaten...Sabahları kalkınca ve gece geç saatte hasta olan, yığılan, gün içerisinde tamamen iyileşen bir insanım...Gerçekten ilginç...Hala tam iyileşebilmiş değilim ve bu halde deli gibi çalıştım bugün..O sebeple bayılmadan önce uzanmam lazım..Şu bir türlü hastalanamama ve iyileşememe durumumdan biran önce kurtulurum umarım...

4 Kasım 2009 Çarşamba

ölüm...





Bugün çok sevdiğim birisinin ölüm haberini aldım...
Bekleniyor artık ölümler, aniden gelmiyor çoğu, acı veriyor daha çok!
Ölüm gerçeğinden korkmayan ve normal karşılayan birisi olarak,
Böyle zamanlarda, onunla her yüz yüze gelişimde,
Her saniye kafamı patlattığım, şuursuzca çalıştığım, üzüldüğüm, belki oturup ağladığım
Her şey boş geliyor...

Ama böyle...En büyük ölüm acısında bile...
Birgün gelir karnı acıkır insanın...
O zaman anlar ki...
Yaşamak zorundadır...

3 Kasım 2009 Salı

Ankara...

Bu aralar sadece alıntılar paylaşıyorum burada farkındayım...Aslında kurcalasam biraz, neler yazacak parmaklarım buraya ama...Kurcalayasım yok işte...Bir alıntı daha size; Ankara...




Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar...
Asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar...
Kimse keman çalmaz belki ama
Çok keman çalınsın balolarında diye yapılmış gri sisli binalar...
Alnının ortasında ciddi bir devlet asabiyeti.
Çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar,
Bu zulüm bu sevda bitmezmiş
Sevmek bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş!
(Biz bir şeyi delicesine severiz ama Tanrım neyi?)

bırak...



Şimdi beni avcunun içine aldın ya, kim olursan ol,
Her şey boşa gidecek bir şey eksik kalırsa,
Açıkça uyarıyorum seni daha fazla üstüme gelmeden,
O sandığın kişi değilim ben, bambaşka biriyim.
Kim benim yolumdan yürümeye kalkar ki?
Kim talip olur ki benim dostluk ve sevgime?
Yol kuşkulu, sonuç belirsiz, yok edici belki de.
Terk etmen gerekecek başka ne varsa, yalnız ben
umacağım senin biricik ölçütün olmayı,
Çıraklık dönemin bile uzun ve zorlu geçecek o zaman,
Vazgeçmen gerekecek tüm bir yaşam biçiminden
ve çevrendeki yaşamlara uyumundan,
O yüzden bırak beni başın daha fazla belaya girmeden,
çek elini omzumdan,
Beni yere bırak ve kendi yoluna git.

Walt Whitman...Çimen Yaprakları

2 Kasım 2009 Pazartesi

the body breaks...

1 Kasım 2009 Pazar

a shoulder to cry on...

To all special people in my life...











'Life is full of lots of up and downs,
And the distance feels further when you're headed for the ground,




And there is nothing more painful than to let you're feelings take
you down,
It's so hard to know the way you feel inside,
When there's many thoughts and feelings that you hide,
But you might feel better if you let me walk with you
by your side,


And when you need a shoulder to cry on,
When you need a friend to rely on,
When the whole world is gone,
You won't be alone, cause I'll be there,
I'll be your shoulder to cry on,
I'll be there,
I'll be a friend to rely on,
When the whole world is gone,
you won't be alone, cause I'll be there.


All of the times when everything is wrong
And you're feeling like
There's no use going on
You can't give it up
I hope you work it out and carry on
Side by side,
With you till the end
I'll always be the one to firmly hold your hand
no matter what is said or done
our love will always continue on


Everyone needs a shoulder to cry on
everyone needs a friend to rely on
When the whole world is gone
you won't be alone cause I'll be there
I'll be your shoulder to cry on
I'll be there
I'll be the one you rely on
when the whole world's gone
you won't be alone
cause I'll be there!


And when the whole world is gone
You'll always have my shoulder to cry on..'




** http://www.lyricsdomain.com/20/tommy_page/a_shoulder_to_cry_on.html sitesinden alıntıdır...

 
template by suckmylolly.com flower brushes by gvalkyrie.deviantart.com